Felsefenin insan olmazsa bir anlamı olur mu? Soruyu başka bir açıdan sorarsam felsefe insan için mi vardır? Bu soru ilk anda basit ve cevabı “evet” gibi görünür. Ama aslında cevabın bu kadar basit olmadığını düşünüyorum. Biraz açayım isterseniz.

Felsefenin kapsamı aslında her felsefeci için farklı tanımlanabilir. Bu nedenle ilk doğduğu antik Yunandan bu yana tartışma konuları hayli değişmiştir. İnsanın varlık nedeninin sorgulanması ile başlar. Bu arayış daha çok insanı Tanrılara yöneltmiştir. Sokrates Tanrılara karşı geldiği için zehirlenmişti. Bu nedenle çıkışı itibarı ile felsefe tamamiyle insanla ilgilidir. Her şey insan için vardır. İnsan herşeyin merkezindedir. Bu nedenle eski inanışa göre dünya evrenin ortasındadır. Bu anlayışa göre insan başka bir canlıdan türemiş olamaz. Tabi bu yaklaşım tek tanrılı dinlerde de açık bir biçimde yerini bulmuştur.

Tek tanrılı dinlerde insan dünyaya sınanmak için gelmiştir. Dünya bir test arenasıdır. Çok tanrılı dinlerin putperestleri, tanrıları daha çok dünyada anlam veremedikleri olaylara neden, iyiliğin ve kötülüğün yaratıcısı olarak düşünmüşlerdi. Tanrı her şeyi insan için yarattığından teologlar açısından insan yoksa evreninde bir anlamı yoktur

Felsefenin çıkışını dini değerlerle ilişkilendirmek doğru olsada ,gelişimi özellikle aydınlama döneminden sonra çok farklı yönlerde olmuştur. Bunların en başında varlık felsefesi gelir. Varlıkcılar benliğin özden önce geldiğini iddia ederek insanı alabildiğine özgürleştirirler. Yani insan yaratılış itibarı ile benliğini kendi oluşturur; kararlarını hiçbir dış güce gereksinim duymadan özgürce verebilir. Varoluşçular da felsefeyi tamamen insan odaklı ele alırlar. Daha doğrusu Varoluşçuların incelediği insanın varoluş biçimidir.

Diğer yandan kuantum fiziğinin Kopenhag yorumu “Gözlemci yoksa olayda bilinemez” der. Kısaca “Aya kimse bakmıyorsa ayın orada olduğundan kimse emin olamaz” diye örneklendirebiliriz bu anlayışı. En bilinen örneği ise Schrödinger’in kedisidir. Konun detayı konumuz dışı olduğu için önemsiz. Ama bilinmesi gereken, Kuantum fiziksel olarak, gözlem yani algı yoksa anlamsızlık ve bilinemezlik vardır. Olay algılandığı anda kuantum dalga fonksiyonu çöker. Bu da her şeyin aslında algıdan başka bir şey olmadığı anlamına gelir.

Ama bir an dünyaya bir göktaşı çarptığını ve dünyadaki her şeyin yok olduğunu düşünün. Bu durumda felsefe biter mi? Bir anlamda soruyu felsefenin sosyal bir bilim mi? Yoksa pozitif bir bilim mi olduğu biçiminde de sorabiliriz. Felsefe sosyal bir bilim olarak tanımlanır. Ama ele aldığı konuların içeriği açısından felsefe, bana insanın olmadığı durumları da içeriyor gibi geliyor. İnsanın olmadığı durumda felsefenin kapsamındaki konular varlıklarını sürdürmeye devam eder. Şu denebilir, “Felsefe insanın kendi dışındakileri yine kendine yönelik inceler.” Ama bu durum aslında algısallıkla içicedir. Buna bağlı olarak temelde bütün bilimler felsefeden doğmuştur zaten. Nihayetinde felsefeyi sosyal bir bilimmiş gibi görmek onun dar kapsamlı düşünmek olur.

Kullanıcı admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.