Eğitim hayatım boyunca hiç biyoloji dersi görmedim.Bu bir yanıyla bilinçli bir seçimdi. Zira benim hiç sevmediğim ezbere dayalı bir dersmiş gibi geliyordu.Hala da liselerde okutulan biyolojisi derslerinin böyle olduğunu düşünüyorum.Benim biyolji ile tanışmam evrime ilgi duymam ile başladı..Evrim bildiğiniz gibi sadece biyoljik bir konu değil aynı zamanda insanın hayata bakışını kökten değiştiren felsefi bir konudur.Bu bağlamda evrimle ilgili birkaç yazıda yazdım…Burada daha öncede yazdığım gibi insanın algısını zorlayan şeyin toplam 2 milyon yıllık bir geçmişi olan insan soyunun 3.5 milyar yıllık evrim sürecini kavrayamayışıdır. Hayatta kalmaya yönelik akıllı seçimi anlamak her insanın kolay kolay anlayabileceği bir şey değildir.Nasıl bir göz evrimle bu kadar karmaşık bir hale gelebilir sorusunu anlamak için evrimin zaman içindeki ileryişini beynimizde kavrayabilmemiz gerekir..

Neyse.. bu yazımın amacı evrim süreçlerini tekrar etmek değil ama ona bağlı olarak yaşamın başlangıcını yani cansız varlıktan canlı varlığa dönüşüm sürecine göz atmaktır..Bu konu çok kapsamlı olmakla birlikte bende bilgim ölçüsünde fazla detaya girmeden anlatmaya çalışacağım.

Cansızdan canlıya dönüşü araştıran bilim dalına abiyogenez deniyor. Bu dönüşüm süreci genel kabul üzerine 4.4 milyar yıl önce dünyada ilk suyun varolduğu dönem ile 2.7 milyar öncesi ilk fotosentezlemenin görüldüğü tarihler arasına denk gelir. Abiyogenez; yaşamın dünya dışından gelmiş olabileceğinide dikkate alır. Panspermia denilen bu kurama göre hayat dünyaya göktaşları yada kuyruklu yıldızlardan gelmiştir..Çünkü ilk dönemlerinde dünya çok fazla göktaşı bombardımanı altındaydı. Göktaşları ve kuyruklu yıldızlarda bol miktarda su bulunur. Hatta dünyada bulunan okyanusların bir kısmının bu bombardıman sonrası oluştuğu düşünülür.

İster dünyada ister dünya dışında şekillenmiş olsun cansızdan canlıya dönüşüm süreçleri farklı teorilerle hala açıklık kazanmış bir konu değildir.Bunların içinde en çok ilgi gören demir-kükürt ve rna kuramlarıdır. Canlı varlıkların en önemli özelliği kendini kopyalayıp çoğalabilmeleridir. .Cansız bir varlık hiçbir biçimde kendi kendine çoğalamaz. O yüzden bu süreci incelerken çoğalma konusunu mercek altına almak gerekir…Evrim teorisine göre dünyadaki bütün canlılar ortak bir atadan türedikleri için eğer ilk tek hücreli canlıları ve sonrası çok hücreliye geçişi anlayabilirsek evrimin ve dolayısı ile hayatın başlangıcınıda öğrenmiş olacağız..

4.5 milyar yıllık dünya tarihinin Neredeyse 4 milyar yıllık dönemi Prekambriyen devri olarak bilinir.Hayat bundan sonraki 570 milyon yılda bir patlama yaşamıştır. Geri kalan 4 milyar yıllık süreçte tek hücreli canlılar dünyaya hüküm sürerken çok yavaş ilerleme katetmişler. İşte bu ani geçiş dönemine Kambriyen Patlaması deniliyor. Tam burada bir noktayı aydınlatmam gerek. Evrim karşıtları çok kısa sürede canlı çeşitliliğine geçişin nedenleri konusunda evrimin mantıklı bir cevabı olmadığını düşünürler. Aynı şekilde tür geçişlerine ilişkin çok fazla fosil bulunmamasını her türün ayrı yaratıldığına kanıt olarak gösterirler. Ama bilmedikleri şey hayatın ve evrimin doğrusal ilerlemediğidir. Yani bir şey bir birim artınca etkisi 10 birim olursa 2 birim artınca 20 birim olur bilgisi her zaman işlemez.Öyle zamanlar vardır ki bu linner ilerleyiş bir noktada patlar ve yeni bir faza geçilir. Örneğin suyu 1 derece soğutursanız ısısı 1 derece düşer 2 derece soğutursanız 2 derece ama ısısı sıfır derece olduğunda donar ve artık o doğrusal ısı düşüşü durur. Çünkü su artık buz haldedir. Aynı biçimde suyu ısıtırsanız 100 dereceden fazla ısınmaz çünkü bu noktadan sonra su buhardır.Kısaca değişimler belli noktalarda kırılma gösterir ve düz mantık işlemez. Dünyada 4 milyar boyunca neredeyse doğrusal olan ilerleme son 570 yıl önce faz değiştirmiştir ve patlama göstermiştir. Tür değişimlerinin fosillerini göremememizdeki en büyük neden evrimin geneline göre çok kısa sürede gerçekleştikleri içindir.Ve doğal olarak geçiş dönemine ait çok az fosil mevcuttur.

Neyse konumuza dönelim..Prekambriyen dönemde prokaryot hücre yapılı canlılar vardı.prokaryotlar hücre çekirdeği olmayan basit dna yapıları ile bakterilerinde içinde bulunduğu üst yapılardır.Ökaryot hücreler ise son 570 milyonluk Kambriyen döneminde prokaryotlardan gelişmiş zarla kaplı çekirdeği olan insan,hayvan bitki gibi canlılarıda oluşturan hücrelerdir.

Canlı yaşamın en temel parçacığı karbon atomudur. Bu yüzden yaşamı oluşturan karbon bazlı maddelere organik diğerlerine inorganik maddeler denir.Yaşam için bundan başka su ve enerji gereklidir. Karbonlar ve hidrojenin kendi aralarında yaptığı bağlar yaşamı oluşturur. Dünyanın ilk zamanlarında okyanuslarda var olan karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen ve fosfor güneşden gelen ultraviyole ışınları ile çorba oluşturup bir çok bileşik oluşturmaya başlar. Bu bileşikler tam bir deneme yanılma yoluyla en uzun dayanabilenin şansının en fazla olduğu yeni bileşikler oluşturur. Bu süreç yukarıda da bahsettiğim gibi dünya tarihinin 5 de 4 ünden fazla bir zaman aldı. Günümüzde bu şartlar laboratuvrada sağlanarak aynı zincirleme reaksiyon ve yaşam biçimleri oluşturulabiliyor.Bu reaksiyonlar sonucu nükleotidler ve amino asitlerin oluşmasıyla yaşamın yapı taşları Dna ve proteinler meydana geldi. Bundan sonra önemli olan Dna zincirinin hayatta kalabilmesi ve kendini kopyalayarak çoğalabilmesidir .Bunun içinde Dna çift sarmal olarak evrimleşmiştir. Bu sayede daha güçlü bir yapı oluşur.

Bu çoğalabilmenin ön koşuludur. Bu arada proteinlerden oluşan birleşme ve bölünmeyi sağlayan enzimleri unutmamak gerek.Enzimler bağ oluşturmada katalizör yani hızlandırıcı görevi görür.Ayrıca hücrenin dış etkenlerden korunması gerekir.Bunun içinde hücre zarı vardır..Hücre zarındaki yağlar sayesinde dna yapısı dışardan gelen su bazlı etkenlere karşı korunmuş olur.

Böylece bundan 3 milyar yılki okyanus koşullarında kendini bölebilen bir hücre oluşturmuş olduk.Bu hücre daha sonra yaşamın başlangıcı oldu..Aslında yaşamın başlangıcına ilişkin bir çok teori mevcut.Ama onları açıklamak için daha fazla biyoloji bilgisi gerekiyor.Bu bilgide bende olmadığı için burada aktaramadım…

Kullanıcı admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.